SENECA KOLEJ BAŞKAN YARDIMCISI Sayın Nevzat Gürmen İLE SÖYLEŞİ SENECA KOLEJ BAŞKAN YARDIMCISI Sayın Nevzat Gürmen İLE SÖYLEŞİ
Kanada’nın en büyük devlet kolejlerinden biri olan Seneca Kolej’in, Finans ve Yönetimden Sorumlu Başkan Yardımcısı, ODTÜ Üniversitesi mezunu Nevzat Gürmen Bey ile güzel bir... SENECA KOLEJ BAŞKAN YARDIMCISI Sayın Nevzat Gürmen İLE SÖYLEŞİ

Kanada’nın en büyük devlet kolejlerinden biri olan Seneca Kolej’in, Finans ve Yönetimden Sorumlu Başkan Yardımcısı, ODTÜ Üniversitesi mezunu Nevzat Gürmen Bey ile güzel bir İstanbul gününde, Seneca Kolej Türkiye sorumlusu Peter Petrichev eşliğinde sohbet etme şansımız oldu. Polonya, Güney Afrika, İngiltere ve son olarak Kanada’da kariyerine devam eden Nevzat Gürmen Bey, kendi Kanada’daki başarı hikâyesinin yanında Kanada kolej sistemini, iş dünyasını ve Seneca Koleji bize anlattı. Bir ODTÜ mezununun Kanada’da Seneca Koleji’nde böyle üst pozisyonda olması bizim göğsümüzü kabartmakla kalmadı, kendisi mütevazı tavırlarıyla gönlümüzü de fethetti.

Türkan İbiş İnce: Kanada’ya gitmeye nasıl karar verdiniz?

Nevzat Gürmen: Aslında çok da özel bir hikâyesi yok. Spontane oldu. Biz Güney Afrika’da yaşıyorduk, iki sene sonra Türkiye’ye döndük. Türkiye’de bir şirkette çalışmaya başladım. Eşim de yurt dışında yaşamaktan çok memnun kalmıştı. Bu nedenle acaba Kanada’ya mı gitsek diye konuşuyorduk. O arada haydi bir deneyelim diyerek göçmen olarak başvurduk. Sonra unuttuk biz başvuruyu! Ben çalışıyordum. Tam o sırada Kanada’dan kabul geldi. Ama çok kısa bir süre içerisinde oldu. Altı ay gibi!

Kaç senesinde oldu bu gelişmeler?

1999’da Kanada’ya gitmeye karar verdik. Çok riskli bir karardı. Çünkü ben de eşim Ufuk da hiç Kanada’ya gitmemiştik. Evi sattık, mobilyaları koyduk… Daha sonra da gittik. Evet, yani öyle bir macera… Kızımız o zaman 11 yaşındaydı. Kızımız zaten bir sene Türkiye’de okudu. Kalan yıllarda hep yurt dışarıda okudu. Önce İngiltere’de, sonra Afrika’da… Ardından geldi Türkiye’de bir sene okudu.

Peki Kanada’ya gittiniz ve nereden başladınız?

Tabii ben daha önce tüketici malları üzerine çalışmıştım ve bir süre bunun üzerine iş aradım. Bulamadım. Bulamayınca aradan 3-4 ay geçti. Bir arkadaşım Centennial Kolej’de bir yer var, istersen bak dedi. Bir şekilde çalışmam lazımdı ve girdim oraya. İlk görüşmeyi yaptığım hanım 15. dakikada “Pazartesi işe başlar mısın?” dedi. Ama benden dolayı değil, o öyle özel bir insandı! Aslında amacım tekrar kendi bildiğim konuya dönmekti. Fakat ne zaman bir alternatif çıksa bana terfi verildi. Ben orada menajer bile değildim. Menajer altı girdim ki daha önceki işim Pepsi Co’da CFO’luk gibi ciddi bir işti. Ama oraya çalışmak amacıyla girmemiştim. Şimdilik bir şeyler yapayım diye girmiştim. Sonra menajer yaptılar, sonra direktör yaptılar, sonra CFO yaptılar. Orada 7 sene çalıştım. Daha sonra Durham Kolej’e CFO olarak girdim. Orada da bir 7 sene kadar çalıştım. 2015’de Seneca’ya geçtim. Hikâye bu!

Sevdim ama kolejde çalışmayı. İki sebepten sevdim. Kolejler yardım ediyor. Amacı çocuklara yardım etmek. İşe hazırlıyorlar, eksiklerini kapatmaya çalışıyorlar, üniversitedeki gibi değil. Üniversiteye gittiğinde 100 kişilik, 200 kişilik amfide dersi dinliyorsun. Kolej öyle değil. Kolej daha özerk. Baktığın zaman özel bir şirketten hiçbir farkı yok. Özellikle benim yaptığım işin! Tamamen aynı şeyleri yapıyorum.

Size çok önemli bir soru sormak istiyorum. Çünkü oradaki ‘College’ bizim bildiğimizden farklı. Siz nasıl açıklarsınız?

Bizde yok bir kere. Yani ‘College’ sistemi yok ve olması lazım bana sorarsanız.

“Bir de 2 yıllık kolej üzerine 3 sene çalışma izni, üzerine biraz çalışıp göçmenliği alırsa, üniversiteyi yerli öğrenci maliyetleri ile okuma şansı var! Çok büyük avantajlar bunlar.”

Meslek ve Teknik Liseleri Kolej kategorisine girer mi?

Yok, hayır girmez. ‘College’ çok daha farklı bir kavram. Daha çok ‘polytechnic’ olarak Almanya’da var. Birçok yerde var. Ama bizde yok. Türkiye ve bazı ülkelerde bir tür yüksekokul ve üniversite gibi ikisinin arasında bir şey. Bir, iki ve üç yıllık programlar var. Hatta şimdi dört yıllık programlarımız da var! Tabii ki üniversite bilgiye, işin akademik boyutuna odaklı. Bilgiyi öğrenmeye gidiyorsunuz. Koleje çalışma hayatına hazırlanmak için gidiyorsunuz. Teori de var ama çok daha ağırlıklı olarak uygulamalı eğitim var. Bazen bir yerde çalışırsınız, bazen CO-OP olarak çalışırsınız ya da bir proje yapar çalışırsınız. Dolayısıyla kolejlilerin iş bulma olasılıkları çok daha fazladır üniversiteden ilk çıkışlılara oranla. Seneca Kolej mezunlarının 6 ay içerisinde iş bulma oranı %80’in üzerindedir. Yani hemen işe hazırlar. Mesela şöyle söyleyeyim, bizde mühendislik programları da var ama olmadığını varsayarsak biz aslında mühendislik alanında teknisyenler yetiştiriyoruz. İki senelik ve üç senelik programlarla mühendis yardımcısı gibi çalışanlar yetiştiriyoruz. Her bir mühendis için 10 teknisyen yani mühendisin altındaki kontrol ettiği çalışan pozisyonundalar. Dolayısıyla her bir mühendisin 10 katı kadar iş bulma imkânları var.

Farklı, güzel bir bilgi. İlk defa bu açıklamayı duyuyorum.

Bu açıklamayı farklı alanlar için de verebiliriz. Kolej sisteminin en önemli özelliklerinden biri sizi hiçbir zaman kısıtlamıyor. Yani koleje gittiniz diye geleceğiniz hiçbir dairenin, kutunun içinde kalmıyor. Tam tersine isterseniz kolej mezunu olup yükselme şansınız var! Ya da oradan üniversiteye geçme şansınız var. Tabii bunu hemen yapmak zorunda değilsiniz. Üzerinden zaman geçse dahi lisans, yüksek lisans, doktora gibi üniversitede akademik kariyerinize de devam edebilirsiniz sonra. Yani kolejden çıkınca belli bir yere kadar ilerlersiniz. Sonrası için üniversitenin yararı var. Ama bunu yapmamanız için bir sebep yok. Akşamları yapabilirsiniz, hafta sonları yapabilirsiniz. Kanada’da biliyorsunuz devletin de yardımıyla çok imkân var. Dolayısıyla kolejler direkt insanları iş ortamına hazırlayıp belirli bir gelir elde etmelerini sağlıyor. Sonrası da kişinin isteklerine bağlı olarak şekillenebilir. Hele şimdi şöyle söyleyeyim, bizden üniversiteye geçenlerin oranı %40 civarında, yani mezunlarımız ve hatta 2+2 dediğimiz programlarla geçenlerin oranı. Üniversiteden koleje gelenlerin oranı da %40 civarında.

İlginç, aslında bunu da sormak istemiştik! Üniversiteden sonra koleje gidenler var mı?

Tabii, üniversiteyi bitirdikten sonra gelip okuyan çok insan var. Gelip 1-2 yıl daha okuyorlar. Pratik olarak bir konuda uzmanlaşıyorlar ve ondan sonra bu alanda işe başlıyorlar. Türkiye’de örneğin dünya kadar üniversite var, dünya kadar üniversite mezunu var, o kadar iş yok! Dolayısıyla kolej, üniversite demeyip gelmelerinde çok büyük yarar var. Türkiye’deki yaşamlarına zaten çok yararı olur, biliyorsunuz burada da kalabilirler!

Peki; üniversite, kolej maliyetleri karşılaştırıldığında, burada da bir avantaj var. Ne dersiniz?

Net bir avantaj var. Geçen gün bir panel izledim. Siyaset Bilimi okuyan bir öğrencinin program için ödediği ücret 45 bin Kanada dolarıydı. Tıp, Hukuk değil bakın! Aynı tür bir program bizde 15 bin Kanada doları. Yani 3 katı bir fark var. Dolayısıyla, Pathway dediğimiz programlar oldukça avantajlı. Yani 2+2 yaptığında senede 60 bin Kanada doları paradan tasarruf etmiş oluyor! Bazen arada bir kayıp olabilse de sonuçta bir avantaj.

Türkiye’den öğrenciler 2+2 programlarını liseden sonra tercih etmiyorlar. Bu yüzden şunu sormak istiyorum. Siz bir aileye nasıl açıklardınız? Üniversite mezunlarında bir sıkıntımız yok. Fakat 2+2 programlarını soruyorum.

Doğrusunu söylemek gerekirse, direkt liseden mezun bir genç Kanada’ya okumaya gidiyorsa ve üniversite eğitimi almak istiyorsa bunun direkt yolu üniversite. Maddi imkânları varsa ben olsam ben de onu tercih ederim.

2+2 programları çünkü, karışık bir yol gibi görünüyor. Fakat maddi imkânları yoksa, bir konuda uzmanlaşıp üstüne bir lisans derecesi yapmak istiyorsa 2+2 tercih edilir. Çünkü hem maddi bir avantajı var, artı bir kolej diploması ve üniversite bilgisiyle birlikte program sonuçlanıyor. Bazen 4 senenin üzerine de çıkabilir bu arada. Ayrıca önümüzdeki yıl 1+1 yıllık programlarımız da olacak. Bir sene ayrı bir program, bir sene ayrı bir program. İki farklı alanda olduğu için iş bulma şansı daha fazla.

Bir de 2 yıllık kolej üzerine 3 sene çalışma izni, üzerine biraz çalışıp göçmenliği alırsa, üniversiteyi yerli öğrenci maliyetleri ile okuma şansı var! Çok büyük avantajlar bunlar. Seneca Kolejin internet sitesinde tüm program seçeneklerinin altında hangi üniversite ile bağlantılı olduğu yazıyor. Bu üniversitelere bakarsanız sadece Kanada değil dünyanın farklı ülkelerinden üniversiteleri de görüyorsunuz anlaşmalı olduğumuz. Kanada bu anlamda bir problemin pek çok farklı çözümünü sunan bir ülke.

Seneca Koleji Başkan Yardımcısı Nevzat GÜRMEN ile Türkan İBİŞ İNCE

Seneca ne demek? Kaç yılında kuruldu ve öğrenci nüfusunuz nedir ?

Seneca biliyorsunuz filozof ama bizimkisi oradan gelmiyor. Seneca bir First Nations (Kanada’da yaşayan ilk milletler) ismi. Bu bölgede yaşayan ilk First Nations adı aslında. Şu anda onların izi de kaybolmuş durumda. Kolejler genellikle aynı dönemde kuruldu. Seneca Koleji 1967’de kuruldu. 25-30 bin arası öğrencimiz var.

Bizim burada üniversitelerimiz ile karşılaştırdıklarında Kolej isim olarak küçük, bir binanın ikinci veya üçüncü katında bir yer gibi geliyor. Fakat Türkiye’deki kurumlarla karşılaştırıldıklarında fiziki koşulları vs. bakımından çok daha iyi koşullara sahipler.

Geçen yıl Seneca Kolej olarak Newnham kampüsümüzde bir bina bitirdik, yeni bir bina. 100 milyon Kanada dolarına mal oldu! Sadece bir tane bina. Kolejler çok başarılı ve sadece Seneca değil! 24 tane kolej var Ontario’da. Hepsi gayet başarılı.

Peki Seneca’nın Türk öğrenciler için tavsiye edebileceği en popüler programları hangileri, özellikle iş bulmayı kolaylaştıracak?

Şu ara Toronto’da iş piyasası çok canlı. Dolayısıyla her alanda iş bulunuyor. Üstelik altı ay içerisinde. IT çok popüler! IT iş alanı çok geniş. Onun dışında şu anda kolay iş bulan tedarik zinciri lojistik alanı var. Sağlık bilimleri her zaman revaçta. Şöyle söyleyeyim; teknik bölümlerin iş bulma şansı daha fazla. Yani Fen Bilimleri alanında daha fazla açık var. Mekatronik alanının çalışma alanları çok yaygın ve alınan sertifika ile iş piyasasına direk giriş yapılabiliyor. Mekatronik; Elektronik Mühendisliği ile Makine Mühendisliğini birleştiren bir alan.

Türkiye’den öğrenciler hangi programları tercih ediyor çoğunlukla?

Öğrencilerin büyük bölümü iş dünyası ile ilgileniyor, dolayısı ile Business programı en popüler olanlardan. Çoğu öğrenci Biyoteknoloji, Kimya Teknolojisi ayrıca Mühendislik, bazı öğrenciler Moda Tasarımı, Bilgisayar Programlama ve Analiz, Proje Yönetimi, Bilgi Teknolojileri, Sosyal Medya Yönetimi, İşletme bölümlerini seçiyorlar. Tüm dünyadan bakmak istiyorsanız orada da hemen hemen aynı. Uluslararası İş İdaresine şu an çok büyük bir talep var.

Peki bizim öğrencilerimizin hep merak ettiği, sorduğu bir soru var; Kanadalılar Türkiyelileri nasıl görüyor?

Kanada’da siz de bulundunuz. Biliyorsunuz Kanada’da herkes göçmen. Bir kolej veya üniversiteye gittiğinizde oradaki 4 nesil Kanadalı %20’yi geçmiyor yani! Dolayısıyla orada Türkler’e karşı bir olumsuzluk yok. Tam tersine biz mesela Seneca’da Türk nüfus artsın istiyoruz. Çeşitlilik olsun istiyoruz. Değişik ülkelerden insanlar olsun istiyoruz.

Şimdi siz göçmen nüfusu nasıl görüyorsunuz orada? Özellikle Toronto’da mesela…

Ben 20 sene önce gittim ve benden önceki nesil herhalde 10-15 sene önce gelmiş. Dolayısıyla bizden önce gelmiş olanlar vardı. 2009 senesinde ciddi bir akım başladı ve hâlâ da devam ediyor. Önceleri yatırımcılar geldi. Şimdi çalışma vizesiyle gelip kalanlar var. Toronto’da ciddi bir nüfus oldu. Öyle ki ODTÜ mezunları organizasyonu var.

Gelen öğrencilere ne tavsiye edersiniz? Gerek adaptasyon, gerek eğitim açısından neye dikkat etmeleri lazım?

Bizim Türk öğrenciler geldiği zaman çok fazla sorun yaşamıyorlar. Kalacak yer ayarlamak, banka hesabı açmak gibi problemler oluyor. Bu konularda da yine en fazla civardaki Türk öğrenciler yardımcı oluyor. Onun dışında bizim oryantasyon programımız var. Mutlaka katılmaya çalışsınlar. O çok önemli. Çünkü bütün kampus kurallarını vs. tanıyorlar bu programda. Farklı ülkelerden arkadaşlar edinmeye çalışsınlar ki ediniyorlar zaten. Ben hemen hemen başarılı olmayan Türk öğrenci görmedim. En önemlisi de geldikleri günden itibaren ‘networking’ yapmaya çalışsınlar. Yani iş bulabilmek için herhangi bir yerde çalışan insan tanımak. Bu tarz bağlantılar çalışmak istendiğinde referans olması bakımından çok önemli.

Kanada ile ilgili aklınızda kalan bir anınız var mı?

Kanada’nın kışı ile ilgili bir şey var! Sinemaya gittiğimiz bir gün film bitiminde sinemadan çıktık. Park yerine gittik. Park yerinde arabayı kaybettik. Ve ben orada karı-koca ve çocuk, 3 kişi olarak donup kalacağız diye düşündüm, çünkü hava o kadar kötüydü ki. Ama hava son yıllarda hiç o kadar kötü değil. Tabii Toronto çok güzel bir şehir; sonbaharı, ilkbaharı…

Peki çalışma hayatı olarak karşılaştırırsak. Global bir ağınız var ve bu kariyer yapmak isteyenler için ne anlam taşır?

Kariyer anlamında çok objektif bir yer. Mesela benim bu şekilde yükselmem bu sayede. Çalışma disiplini bakımından Türkiye’deki çalışma disiplini daha sert. Kanada’da çalışma koşulları çok rahat.

Sizce Kanada eğitimin kalitesi nereden geliyor? Nasıl Kanada bu standardı sağladı, bu kaliteye erişebildi?

Eğitimde çok ciddi bir kalite var gerçekten. Bunun arkasında da hem kolejleri hem üniversiteleri denetleyen bağımsız organizasyonlar var. Ama asıl sebep bence o değil. Asıl sebep akademisyenlerin çok ciddi oluşu ve hiç taviz vermemeleri. Çok ciddi bir akademik organizasyon var. Bence de dünyanın en kaliteli eğitimi!

Yabancı bir öğrenci neden Kanada’yı seçsin?

Yabancı bir öğrencinin Kanada’yı seçmesi için çok sebep var. Yaklaşık 10-15 gündür yoldaydık ve hangi ülkeye gittiysek bir numaralı tercih oldu Kanada. Sebepleri çok açık. Hem iyi bir eğitim alıyorsunuz. Hem çok açık ve yasal bir yolla göçmenlik şansınız oluyor. Çalışma ortamı rahat. Çok güvenli bir ülkeye gidiyorsunuz. Her konuda açık ve serbest bir ülke.

EduLife Canada Dergisi, Kanada’da eğitimi, internet dışında basılı bir yayın olarak tanıtan tek yayın, Türkiye’de ve dünyada. Siz ne düşünüyorsunuz, önerileriniz neler?

Fikir olarak bence gayet güzel bir fikir. Çok da faydalı. Özellikle bilgi kirliliğini düşünürsek, okuyucunun doğru ve güncel bilgiye ulaşması açısından çok önemli. Derginin objektif olması çok önemli. Gelen öğrencilerin bazı güçlükleri bilmesi onların hazırlıklı olmasını sağlar.

 

Söyleşi: Türkan İBİŞ İNCE

EduLife Canada